15 Kasım 2011 Salı

iz

gördüm seni. orada, karşımda tüm ihtişamınla, çocuksu heyecanınla durdun ve kaçtın. sen de benim gibi yıllardır düşlediğinle karşılaşmanın hem bu kadar heyecanlı hem de bu kadar korkutucu olmasının verdiği şaşkınlıkla kaçtın. biraz sonra o güzel, o şefkat dolu gülümseyişinle geldin yanıma oturuverdin.

haylaz ve güvenliydin. hem çekingen hem arsızdı sözler.. vuruldum sana.

bir hüzün vardı yüzünde, çapkın gülüşünün ve hayatı boşvermiş ince zırhının altında çok yaşamışlık vardı. sanki neye dokunsan, acıyla haykırıp geri çekecek gibiydin ellerini. teninde, varolma savaşının verdiği yorgun çizgileri gördüm sonra.

beni severdin, bırakmazdın hiç, gitmezdin. acımı akıtırken sana, emerdim gövdenden geçmişini. dayanacak omuz olurdun, dayanacak omuz olurdum.

aşk sende susup saklanmış huysuz bir çocuktu. gözlerinden okuyordum bunu. içkini içip cesaretini topladığındaki heyecanında saklıydı umut. umut ederek öptün beni. içeride saklanan oyuncakların tıkırtısını duyup, kilidin açılmasını dileyen o huysuz çocuk gibi baktın bana. heyecan ve beklentiyle. biliyordun senin olduğumu daha o anda.

öyle güzel ve eskiydi ki yüzün, bana gelecek vadediyordu bu hiçlikte. 'seni bu ıssız yerden çekip almaya geldim, artık evin benim yanımdır' diyordu sesin. şimdi tüm o dünyaya aç tavırların bile gizleyemiyor masumiyet kavganı. hissediyorum kozayı yırtmaya çalışan iyilik dolu kalbinin coşkusunu. bu lanet kapana kısılmış olsan da, içinde bir yerlerde o ümitle gülümseyen adam tutuyor ellerimi biliyorum. ve ben işte o zaman anlıyorum benim için son olduğunu. çünkü kimse bilmiyor o yanını.

baldırlarından kahpelik sızan sahte yüzlere ikinci kez baktın diye, onlara kalbini açtığını sanıp ruhsal orgazm yaşayan aşkın yüz karaları bile bilmiyor seni.

dünya denen sahnede çırılçıplak dansediyorlar ruhsuzca.

oysa ben seni o hiç kimselerin bilmediği saklı köşelerime dokundun diye sevdim. ve artık kimse ulaşamazdı o mahrem köşkümüze. bize ait ve sonsuzdu. çıkmazlarıma sızar, yeni yollar, yeni köprüler inşa ederdin o sonsuz ellerinle, ışığım olurdun. gözlerim kamaşırdı güzelliğinden. yüzün, her susuşunda emanet ederdi yüreğini yüreğime. gözlerinden akardı içime aşk namelerin.  sırf bu yüzden bile terkedemem seni. biz birbirimizin avuçlarına doğmuştuk, birbirimizin nefesiyle doyduk. başka gerçeğe gerek yoktu. başka gerçek yoktu..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder